İhsan Yılmaz

Tarihin ilk kedi fotoğrafı

4 Mart 2024
İNSANLARIN en çok paylaştıkları fotoğrafların başında sanırım evcil hayvanları gelir.

Cep telefonlarına fotoğraf çekme özelliğinin eklenmesi ve sosyal medyada paylaşımının yaygınlaşmasıyla günümüzde bir salgın haline gelse de tarihi eskilere dayanıyor aslında.

İngiltere’de açılan ‘Evcil Hayvanlarla Fotoğrafçılık Tarihi’ sergisi bu alışkanlığın 1830’lara kadar uzandığını gösteriyor.

artdogistanbul.com’da yer alan habere göre Bradford kentindeki National Science and Media Museum’daki sergi, fotoğrafçılık tarihi boyunca farklı dönemlerde kullanılmış işlemler ve tekniklere örnek gösterilebilecek çeşitli evcil hayvan fotoğraflarını bir araya getiriyor.

KURŞUN KALEMLE ÇİZİLMİŞ GİBİ

Sanatçı J.M. Burbank tarafından çekilen serginin ilk görseli ‘Head of Cat’, William Henry Fox Talbot’un 1834’teki buluşu gümüş bazlı fotoğrafçılıktaki negatif/pozitif sürecini kullanılarak çekildi. Bu işlem eserde yumuşak gölgeli bir görüntü yaratıyor. Bu da eserin yüksek kontrastlı bir fotoğraftan ziyade bir kurşun kalemle çizilmiş gibi görünmesine neden oluyor.

Head of Cat

Dönemin ünlü şairi, romancısı ve oyun yazarı Mary Mitford da 1847’de köpeğinin fotoğrafının çekilmesini istedi. Köpeğin, o dönemki pozlama için dört dakika boyunca hareketsiz kalması gerekiyordu. Mitford’un şansı yaver gitti. Dört dakika kıpırdamadan durmayı başaran köpeğinin portresi ‘Miss Mary Mitford’s dog’ adıyla şu anda sergilenenler arasında.

PAYLAŞIMLIK FOTOĞRAF

Yazının Devamını Oku

Yaz cazla başlar

1 Mart 2024
İstanbul’dan Antalya’ya yazı cazla başlatacak iki festivalin programı açıklandı art arda.

31. İstanbul Caz Festivali ve 7. Antalya Akra Caz Festivali. İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Garanti BBVA’nın sponsorluğunda düzenlenen 31. İstanbul Caz Festivali, 3-18 Temmuz tarihleri arasında, 40’a yakın konserde usta isimlerden yeni keşiflere 200’ü aşkın yerli ve yabancı sanatçıyı ağırlayacak.

Festival programı çarşamba akşamı Salon İKSV’de gerçekleşen basın toplantısıyla açıklandı. 16 gün boyunca festivalin konuğu olacak isimler arasında cazı yeniden büyük kalabalıklarla buluşturan iki Grammy ödüllü Gregory Porter; rock’n roll’un çok yönlü ve romantik prensi Chris Isaak; zamansız ve yenilikçi müziğiyle yaşayan en büyük saksafonculardan Joshua Redman; İngiltere’nin dünyaya kazandırdığı başarılı kadın müzisyenlerden YolanDa Brown; ilk kez Türkiye’deki sevenleriyle buluşacak, R&B, soul ve indie’nin genç ve tutkulu şairi Arlo Parks; Avrupa’nın merak uyandırıcı ve dinamik caz piyanistlerinden Baptiste Trotignon ve Kornél Fekete-Kovács yönetimindeki Avrupa’nın iddialı orkestralarından Modern Art Orchestra yer alıyor.

Festivalin Yaşam Boyu Başarı Ödülü bu yıl Türkiye caz tarihinin iki önemli ismine, ilk kadın caz piyanisti Nilüfer Verdi ve yapımcı, besteci ve müzisyen Nino Varon’a sunulacak.

Konser biletleri, 5 Mart’tan itibaren satışa çıkıyor, şimdiden yerinizi ayırtın.

EN HAVALI SAHNE

Caz

Yazının Devamını Oku

Ne senden rükû ne benden kıyâm

28 Şubat 2024
Türk grafik sanatının en önemli isimlerinden, hattat ve cilt sanatçısı Prof. Dr. Mehmet Emin Barın’ın eserlerinden oluşan ‘Ne Senden Rükû Ne Benden Kıyam’ sergisi açıldı, pazartesi akşamı Artİstanbul Feshane’de.

Zafer Yıldırım’ın aile koleksiyonu ve sanatçının Çemberlitaş’taki Barın Han arşivinden seçilen 230 eser yer alıyor sergide. Feshane’nin ferah salonlarına dağılmış bu geniş koleksiyonda hat sanatının geleneksel ve çağdaş yorumlarını görmek mümkün.

1913 yılında Bolu’da dünyaya gelen Emin Barın, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde Kamil Akdik’ten hat, Necmeddin Okyay’dan ciltçilik dersleri aldı, bir yandan da Maarif Neşriyatı’na bağlı Güzel Sanatlar Matbaası’nda çalıştı.

1937 yılında gittiği Almanya’da aldığı eğitimlerin ardından yurda dönen Emin Barın, 1940’lı yıllarda Latin harfli yazılar üzerine çalışmalar yürüttü.

Anıtkabir’de mozole girişinin her iki yanındaki kitabelere Atatürk’ün gençliğe hitabı ile 10’uncu Yıl Nutkunun yazılarını hazırladı. Devletin gerçekleştirdiği pek çok anıt ve kitabe projesinin yazılarını yazdı.



Yazının Devamını Oku

İstanbul Modern ödül aldıkça neden üzülüyorum

26 Şubat 2024
HENÜZ daha inşaat aşamasındayken mimarlık dünyasının dikkatini çekmiş ve adından söz ettirmeye başlamıştı İstanbul Modern’in Renzo Piano imzalı yeni binası.

Time dergisi ve New York Times tarafından yapılan listelemelerde görülmesi gerekenler arasına girmişti.

Architectural Digest’in ‘2024’ün Harika Eserleri’ listesine seçilen ve sonrasında da National Geographic’in ‘Dünyanın En İyileri’ sıralamasında yer alan İstanbul Modern, prestijli bir ödülün daha sahibi oldu.

İstanbul Modern’in Renzo Piano’nun kurucusu olduğu Renzo Piano Building Workshop tasarımı yeni müze binası, dünyanın önde gelen mimarlık platformlarından ArchDaily’nin 15 yıldır düzenlediği ‘Yılın Binası’ (Building of the Year) ödüllerinde kültürel mimari kategorisinde ödül kazandı.

ArchDaily tarafından 15 kategoride verilen ödüller, aday olan projelerin barındırdığı niteliklere ve bulundukları konumdaki topluluğa nasıl yarar sağladığına göre platformun okuyucuları tarafından belirleniyor.

Dünya çapındaki müzeler ile kültür-sanat kurumlarına odaklanan kültürel mimari kategorisi, o yıl inşa edilen en dikkat çekici yapılara yer veriyor.

PERA MÜZESİ’NDE KAÇAN BÜYÜK FIRSAT

Bütün dünyada müzeler barındırdıkları eseler kadar hatta daha fazla mimari tasarımlarıyla da öne çıkıyor ve bulundukları şehirlere değer katıyor. Ziyaretçi sayılarına ciddi katkısı olduğu da bilinen bir gerçek.

Yazının Devamını Oku

İstanbul’un duygu haritası dijital eserde

21 Şubat 2024
VERİ tabanlı dijital sanat eserleri sürekli gelişen ve dönüşen teknolojik araçlar sayesinde daha sık karşımıza çıkıyor artık.

Refik Anadol’un dünya çapında tanınmasını sağlayan çalışmalarında gördüğümüz veri kullanımı artık çok daha yaygınlaştı.

Özellikle genç kuşak sanatçılar eser üretimlerinde güncel teknolojiyi daha fazla kullanmaya başladı.

İstanbul Modern’de açılan ‘Zamansız Meraklar’ sergisi tam da buna işaret ediyor ve güncel teknolojiler ve dijital kültürün, sanatçıların düşünce ve üretim biçimlerine nasıl yön verdiğinin örneklerini bir araya getiriyor. 

SANAT VE BİLİM İLİŞKİSİ

İstanbul’a ait duyusal manzaralar ile kent topografyasını oluşturan verileri bir araya getiren çalışmalar sanat ve bilim arasındaki ilişkiyi de görünür kılıyor.

Sergide yer alan eserlerden biri Beste İleri’nin ‘SENTIMAP İstanbul’ (2024) projesi. Bir veri tabanı aracılığıyla 1970’ten günümüze arşivlenmiş gazete haberlerini ele alan çalışması İstanbul’un duygu haritasını veriyor.

İstanbul’la ilgili haberlerdeki baskın duyguları renklere ayırarak dijitalleştiren yapay zekâ uygulaması hangi tarihte hangi semtte neler hissedildiğinin haritasını çıkarmış. İstediğiniz tarihi seçip o gün çıkan haberlerin İstanbul’un duygu durumunu nasıl etkilediğini görebiliyorsunuz.

Endişe, mutluluk, korku gibi duygular farklı renklerle ifade edilerek yapay zekâ aracılığı ile İstanbul haritasına yansıtılmış. 

Yazının Devamını Oku

Çevrecilik entelektüel duyarlılığı diye küçümsendi

16 Şubat 2024
ERZİNCAN’da yaşanan maden faciası çevre konusunda neden çok daha dikkatli ve hassas olmamız gerektiğini bir kez daha hatırlattı bize.

Ne yazık ki küresel ısınma dahil bütün felaketlerin arkasında insanoğlunun aç gözlülüğü ve kontrol edemediği hırsı var.

Sanatçılar, yazarlar eserleriyle yıllardır bıkmadan usanmadan konuyu gündemde tutuyor ve gerekli uyarıyı eserleriyle yapıyorlar.

Usta çizer Selçuk Demirel gibi.

Fransa’da yaşayan ve dünyanın önemli yayın organlarında çizimleri yayımlanan sanatçının Taksim’deki Institut Français İstanbul Sergi Salonu’nda bugün başlayan sergisi ‘Yerle Gök Arasında’ tam da bu konuya dikkat çeken eserlerini bir araya getiriyor.


Selçuk Demirel

Yazının Devamını Oku

Müzenin yeni gözdesi Mihri Müsfik

14 Şubat 2024
CUMHURİYETİN 100’üncü yılına armağan olarak geçen 29 Ekim’de ziyarete açılmıştı İstiklal Caddesi’ndeki Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi.

Yaklaşık 2 bin 700 civarında eserin bulunduğu Türkiye İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu’ndan seçilen 600’e yakın eser müzenin Kurucu Küratörü Prof. Dr. Gül İrepoğlu düzenlemesiyle sergileniyor.

Osman Hamdi Bey’den Şeker Ahmet Paşa’ya, Hoca Ali Rıza’dan İbrahim Çallı’ya, Feyhaman Duran’dan Hikmet Onat’a, Şeref Akdik’ten Hasan Vecihi Bereketoğlu’na, Fahrelnissa Zeid’den, Abidin Dino’ya ve günümüz sanatçılarına kadar Türk sanatının serüvenini izlemek mümkün müzede.

Başlangıçtan günümüze çekilen bu çizgide koleksiyondaki önemli bir eksik vardı. Çağdaş resim çalışmalarını başlatan, kız öğrencilerin devam ettiği bir Güzel Sanatlar Akademisi olan İnas (Kız) Sanayi-i Nefise Mektebi’nin ilk kadın yöneticisi, pek çok kadın ressamın yetişmesini sağlayan büyük sanatçı Mihri Müşfik’ti bu eksik.

Mihri Müşfik

Müze yönetimi Mihri Müşfik’in 140X70 cm. ebatlarında bir otoportre tablosunu koleksiyona katarak bugünden itibaren sergilemeye başladı.

Zonaro’nun öğrencisi olmuş, Roma’daki Académie de France’ta ve Paris’te École des Beaux-Arts’da eğitim görmüş, Müzdan Arel, Güzin Duran, Nazlı Ecevit, Fahrelnissa Zeid, yeğeni Hale Asaf gibi pek çok kadın sanatçı yetiştirmiş, başta Atatürk olmak üzere pek çok portre resim yapmış, Tevfik Fikret’in 1915’teki vefatından sonra maskını alarak büstünü yapmış öncü bir sanatçı.

Müzenin yeni gözdesi oldu bu tablo, sırf onu görmek için tekrar gitmeye değer. Özel bir koleksiyondan alınan tablo ilk kez sergileniyor.

YÜZ YILLIK YOLCULUK

Yazının Devamını Oku

Füruzan diye bir öyküydü o

12 Şubat 2024
GÜNEŞLİ ama karanlık bir şubat sabahına uyandık dün. Türk edebiyatının kimsesiz çocukları, ezilmişleri, yoksulları, yurt dışına işçi olarak giden gurbetçileri, darbe döneminde işkence gören kadınları, göç etmek zorunda kalan çaresizleri, azınlıkları bir kez daha öksüz kaldı. Onları en iyi anlatan bir büyük yazarı, Füruzan’ı kaybettik çünkü.

1932 yılında İstanbul’da doğdu Füruzan. Alaylı bir yazardı. Erken yaşta babasını kaybetmesinin ardından yaşadıkları ekonomik zorluklar nedeniyle eğitimine devam edememişti.

Edebiyata gönül ve emek vermiş, öyküleri çeşitli edebiyat dergilerinde yayınlanmıştı.

Asıl çıkışını ise 1971 yılında yayımlanan ‘Parasız Yatılı’ kitabıyla bir sonraki yıl verilen Sait Faik Hikâye Armanağını’nı kazanınca yaptı. Bu ödülü o tarihe kadar alan ilk kadın yazardı.

Kitaba adını veren hikayede parasız yatılı okula kabul edilen küçük bir kızla annesinin ruh halini, yaşadıklarını incelikli bir dille anlatmıştı.

‘Parasız Yatılı’yı birer yıl arayla yayımlanan ‘Kuşatma’ ve ‘Benim Sinemalarım’ takip etti. Sevgi Soysal ve Adalet Ağaoğlu ile birlikte 70’li yılların önemli kadın yazarları arasında anılmaya başlamış, ünlü eleştirmen Memet Fuat tarafından ‘Füruzan Olayı’ olarak nitelenmesine yol açmıştır bu üç öykü kitabı.

Hemen ardından politik bir romana imza atttı. 1974’te yayımlanan ve 1975’te TDK Roman Ödülü’ne değer görülen ‘Kırk Yedi’liler’ romanında 12 Mart dönemini, öğrenci olaylarını, işkence ve sorgulamaları, ölümleri anlattı. 

1975 yılında bir değişim programı ile gittiği Almanya’da bir yıl kaldı ve çeşitli röportajlar yaptı, bunları ‘Yeni Konuklar’ kitabında bir araya getirdi.

Yazının Devamını Oku