‘Aşk gözümüzü kör eder’

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Nisan 21, 2024 07:00

Biri yakışıklılığı kadar yeteneğiylede kalpleri kazandı. Diğeri güzelliği ve oyunculuğuyla şöhret basamaklarını hızla tırmanıyor. Onları bir araya getiren, 26 Nisan’da vizyona girecek ‘Cadı’ filmi... Furkan Andıç ve Buse Meral’le buluşuyoruz; filmlerini, hayat hikâyelerini, aşkı ve dostluklarını konuşuyoruz: “Aramızda bir duvar yoktu.”

Haberin Devamı

Onlar bu projede ilk kez birlikte çalışıyor. Ama söyleşide de bahsettikleri gibi enerjileri gerçekten tutmuş. Hem şakalaşıyor, hem aralarda dertleşiyor hem de çekim sırasında tatlı tatlı atışıyorlar. İkiliyle gerilimden aşka uzanan bir muhabbete başlıyoruz...

‘Aşk gözümüzü kör eder’

‘Cadı’ Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın romanından uyarlanan bir film. Hem filmin ismi hem fragman aklımıza doğaüstü şeyleri getiriyor. Cinler, periler, cadılar... Siz inanır mısınız?

Buse Meral: Ben inanırım. O enerji beni ürkütür.

Furkan Andıç: Tabii bu bir enerji olabilir. Körü körüne inanıp etkilendiğim bir durum yok ama mesela evde tek başıma oturup sert korku filmlerini izleyemem. O gerilim hissi çok hoşuma gitmiyor. Bir de kedim var, bir yerde kedilerin enerjiyi görebildikleriyle ilgili bir yazı okumuştum.

Haberin Devamı

Buse Meral: Onların gözlerindeki perde kalkıkmış galiba...

Furkan Andıç: Bir şekilde görüyorlar. Gece oturuyorum, film izliyorum, birden bir yere kilitlenip bakıyor. Takip etmeye başlıyor, gerilmeye başlıyorum. “Neyi gördün kızım, buradayım” diyorum (gülüyor).

Bu kadar geriliyorsunuz ama bir gerilim filmi çekmişsiniz...

Furkan Andıç: Bizim film biraz daha psikolojik gerilim tarzında, insanların korkularıyla yüzleşmesi ve korkularının üstüne gitmesiyle alakalı. Filmde herkes kendi cadısıyla yani karanlığıyla yüzleşiyor.

O halde sizler kendi cadılarınızla yüzleştiniz mi?

Furkan Andıç: Herkesin kendi karakterinde sevmediği, törpülemeye çalıştığı taraflar oluyor. Ben bazen yorgunluk, açlık şekerinin düşmesi gibi durumlarda fevri davranabiliyorum. ‘Bozkır’ diye bir dizi çekmiştik, orada öfke kontrolü sorununu yaşayan bir polisi canlandırıyordum. O bana çok iyi gelmişti. Korkularımın ya da sevmediğim taraflarımın üstüne gitmeye her seferinde çabalıyorum.

Buse Meral: Koç burcusun. Öfke probleminiz var.

Furkan Andıç: Evet, Koç burcuyum, Koç burçlarını neden herkes gömüyor? Aslında gayet sakin, rahat bir set geçirdik. Bunu sana düşündüren ne (gülüyor)? Sen biraz kendinden bahsetmek ister misin?

Haberin Devamı

Buse Meral: Genellikle çok daha sakin, dingin, kendi halimdeyim.

Furkan Andıç: Kendini biraz daha aç, anlat...

Buse Meral: Sevdiklerimi çok sahiplenir, kıskanırım, sanırım bunu biraz abartıyorum. Zaman zaman insanları da daraltıyor olabilirim. Kendime de sıkıntı oluyor bu.

‘Aşk gözümüzü kör eder’

Sizleri nasıl karakterlerde izliyoruz?

Furkan Andıç: Film Osmanlı’nın son döneminde geçiyor. Aslında biraz o dönemin eleştirisi gibi. Korkularıyla yüzleşmeyen, gerçekleri görmekten çekinen bir Osmanlı var. Bizim karakterlerin de öyle bir durumu söz konusu. Naşit Refi karakteri çocuklarına düşkün bir baba, korumacı bir tarafı var. Gazeteci. Fikriye’yle evleniyorlar ve Fikriye, hakkında perili olduğuna dair çeşitli söylentiler olan eve gelin geliyor.

Haberin Devamı

Buse Meral: Benim karakterim Fikriye 20 yaşlarında, zeki, cesaretli ve meraklı bir kadın. Ama senaryoyu ilk okuduğumda beni cezbeden şeyler sadece kendi karakterimin değil, tüm karakterlerin dönüşümü ve hikâyesiydi.

Furkan sen bir gazeteciyi canlandırıyorsun. Gazeteci olsan sen kendine ne sorardın?

Furkan Andıç: Gelecek planlarımı sorardım. İnsanı kendi yapan şey, kendisini gerçekleştirmek için çıktığı yol. Bunlar için ne yapıyorum, zamanı nasıl geçiriyor ya da nasıl durduruyorum. Mesela benim son zamanlarda en çok keyif aldığım şeylerden biri resim yapmak, bir yandan müzik yapmaya çalışıyorum. Bunlarla uğraşırken zamanın duruyor, doğru bir şey yaptığımı fark ediyorum. Nitekim sahnede de aynı şey oluyor, o da benim için çok keyifli. 

Haberin Devamı

BİRBİRİMİZE AYAK UYDURMAK KOLAYDI

Nasıl bir ikilisiniz?

Buse Meral: Çok mutluyum Furkan’la çalıştığım için.

Furkan Andıç: Ben de. Buse’nin enerjisi çok iyiydi. Aramızda bir duvar yoktu. Çalışkan, beni en çok rahat ettiren tarafı da buydu.

Buse Meral: İkimiz de fikir alışverişine çok açıktık.

Birbirinizle tanıştıktan sonra en çok neye şaşırdınız?

Buse Meral: Ben Furkan’ı yaş farkımızdan dolayı uzun zamandır biliyor, tanıyorum. Furkan’ın karşıya geçirdiği, gerçekten dingin, sakin, tatlı bir enerjisi var.

Kaç yaş farkınız var?

Furkan Andıç: 4 Nisan’da 34’üme girdim.

Buse Meral: 25 Temmuz’da 25’ime gireceğim.

Furkan Andıç: Ama Buse çok olgun biri ve sakin.

Birbirinizin dinginliğine mi vuruldunuz yani?

Haberin Devamı

Buse Meral: Birbirimize ayak uydurmak kolay oldu.

İltifatlarınız bir yana, en itici yanlarınız nelerdi?

Buse Meral: Benim çekindiğim bir an olmuştu, çok mu yorulmuştu, çok mu beklemişti, o ayrıntıyı hatırlamıyorum ama çok gergindi. Ben de Furkan’ın hep güler yüzüne, şakacılığına, tatlı enerjisine alışkın olduğum için şaşırmıştım.

Furkan Andıç: Biraz fazla beklemiştim, öyle zamanlarda da biraz suratsız olabiliyorum. Hiç öyle rahatsız olduğum, aman Buse de zorladı bizi dediğim bir şey olmadı.

‘Aşk gözümüzü kör eder’

SEVDİKLERİME HİZMETKÂR OLUP ONLARI YORABİLİYORUM

Filmde bir çifti canlandırıyorsunuz. Siz olsanız kendinizle sevgili olur muydunuz?

Furkan Andıç: Ben olurdum.

Buse Meral: Ben de kendimle sevgili olurdum ama zaman zaman “Aman be” diyebilirdim. Burcum Aslan, Venüs’üm Başak olduğu için sevdiklerime hizmetkâr olabiliyorum. Bu arada kendimi de onları da yorabiliyorum. Kıskançlığım var ama kötü bir yerden değil, bazen toksikleşebiliyorum galiba, bunların hep farkındayım.
Furkan Andıç: Kimse mükemmel değil, kimsenin karakteri kusursuz değil. Bunları fark etmek kendinle ilgili ilk adım oluyor zaten.

Filmdeki gibi aşk gözünüzü kör eder mi?

Furkan Andıç: Evet, eder.

Buse Meral: Evet, benim de gözümü kör eder ki bu beni çok rahatsız eder çünkü âşıkken tek odaklı oluyorum.

Aşk için yaptığınız en büyük fedakârlık neydi?

Furkan Andıç: Yıllarım... Şaka yapıyorum, harcadığım her yıla helal olsun, yani güzel zaman geçirdim. Fedakârlığın konuşulmaması gereken bir şey olduğunu düşünüyorum. Dediğim gibi güzel severim; kendi karakterinden, sevdiğin diğer insanlardan, ailenden ödün vermediğin sürece fedakârlık yapılmalı.

Buse Meral: Ben kötü bir şey yaşandığında kesip atmak yerine “Bunu, bu yüzden yapmış olabilir” diyerek empati kuruyorum. Bu bir fedakârlık mı bilmiyorum ama beni yoran bir şey.

Aşkın bir dili olsa sizin için ne derdi?

Furkan Andıç: “Yürü be, çok iyi gidiyorsun” derdi.

Buse Meral: Aşk bana “İnsanları düzeltmeye çalışma” derdi.

‘Aşk gözümüzü kör eder’

TAHAMMÜL EDEMEDİĞİMİZ ŞEY KISKANÇLIK

Yapmaya başlayınca duramadığınız bir şey?

Furkan Andıç: Resim yapmak.

Buse Meral: Gitar ve piyanoyla vakit geçirmek.

Görünce gözlerinizi alamadan baktığınız bir şey?

Furkan Andıç: Güzel kadın.

Buse Meral: Güzel bir resim olabilir.

Karşı cinste en tahammül edemediğiniz şey ne?

Furkan Andıç: Kıskançlık.

Buse Meral: Kıskançlık. Benim adıma bir karar verilmesi.

En garip huyunuz ne?

Furkan Andıç: Ben çok unuturum, bu bazen ilişkide olduğum insanların, arkadaşlarımın falan canını sıkar. Çok eski arkadaşlarım bu duruma alışkındır ama yeni tanıyan biri nispeten rahatsız olabilir.

Buse Meral: Ben telefonla konuşmayı hiç sevmiyorum.

Sevgilinizin odasında bir obje olsanız ne olurdunuz?

Buse Meral: Kamera.

Furkan Andıç: Pike.

‘Aşk gözümüzü kör eder’

YÜRÜDÜĞÜM YOL BANA AİT

Furkan sen Boşnak bir anne, Trabzonlu bir babanın çocuğusun. O yıllara dair ilk hatırladığın şey ne?

Furkan Andıç: Ekmek arası domates, peynir, salatalık... Annem peçeteyle camdan uzatırdı. Kokusu resmen burnuma geldi, aşırı severim.

Nasıl bir evde büyüdün?

Furkan Andıç: Babam inşaatla uğraşıyor, annem ev hanımı.

Üç erkek kardeşiz, çok rekabet oldu. Haliyle çok yorduk birbirimizi ama bu, sevgi temelli, kuvvetli bağları olan bir aile olmamıza sebep oldu.

Buse sen...

Buse Meral: Sivaslıyım, İstanbul’da doğdum, büyüdüm ama kökler oraya dayanıyor. Annem ev hanımı, babam makine mühendisi. Ben de çocukken hiç eve girmezdim, ağaçlara çıkmayı çok severdim. Biz de üç kardeşiz.

İkinizin ailesinde de oyunculuk yok, nereden esti? Biriniz güzelsiniz, biriniz yakışıklısınız diye mi oldu?

Buse Meral: Ben çok muhafazakâr bir mahallede büyüdüm, etrafımda bu şekilde beni pohpohlayacak kimse yoktu. Çok şaşaalı bir hikâyem yok. Liseden sonra psikoloji mi siyaset mi okusam derken inan nereden geldi hatırlamıyorum ama oyunculuk okumak istedim. Sonrasında çok sevdim, çok da severek yapıyorum.

Furkan Andıç: İlk etapta “Güzel çocuksun, yakışıklısın, git ajansa kaydol” gibi bir klişenin içindeydim ama benim için doğru zaman ve doğru yerde olmak asıl kritik andı. Bir de annem her zaman bize “Mutlu olduğunuz şeyi yapın” derdi. Bu, benim motto gibi aklıma kazınan bir cümle oldu. Hayatımda hep bunu seçmeye çalıştım. Tatlı birkaç tesadüfün sonrasında kendimi sahnede buldum. 18-19 yaşındaydım. Deneyimledim, onu kabul ettim, bununla mutluyum dedim ve devam etmek istedim.

Oyunculuğa başlarken hedefiniz ne kadar tanınmaktı?

Furkan Andıç: Hiç değildi, biraz rahatsız da oldum bu durumdan. Eskiden sonuçta tanınmıyordum ve Furkan’dım, şimdi Furkan Andıç olarak insanların aklında bir şey ifade ediyorum. Onlar için bir beklenti hali oluyor. Her zamanda mutlu gezemeyebilirsin. Mesela biri fotoğraf çekerken “Gözlüğünü çıkarır mısın” diyebiliyor. Orada artık bir ürün haline geliyorsun. Bu durum da beni üzüyor. Bu samimiyetin de birazcık sınırı olması gerektiğini düşünüyorum.

Buse Meral: Yok, benim için de öyle değildi. Oyuncu olmaya karar verdiğimde 16-17 yaşlarındaydım.

Furkan Andıç: O zamanlar benim dizilerimi izliyormuş, benim fanımmış, yaz bunu!

Buse Meral: Evet, izliyordum ama ben çok küçüktüm o zaman. Okuldan gelip çantayı atıyordum... Sen çıkıyordun ekranda (gülüyor). Neyse 16-17 yaşlarındayken, konservatuvar okumayı denemek için sınavlara girdim, kazandım. Orada okurken televizyon oyunculuğu hepimiz için ulaşılmaz bir şeydi. Ben de tiyatroyla başladım. Sonra menajerimle tanıştım.

Sürekli yeni isimlerin çıktığı bu rekabet ortamını nasıl görüyorsunuz?

Furkan Andıç: Benim yürüdüğüm yol bana ait, bana özel bir şey. İçinde benim hayallerimi barındırıyor.

Buse Meral: Benim de kesinlikle bütün derdim kendimle, psikolojimi güçlendirmekle ve kendimi geliştirmekle alakalı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!